İngiliz Robinson Crusoe, yıllarca yalnız bir adada mahsur kaldıktan sonra, ona Cuma adını verdiği siyah bir adalı ile karşılaştığında sevinçten havalara uçuyor. Ancak Crusoe, kendi mirasının ve yetiştirilme tarzının zincirlerini aşamaz ve Cuma'yı yalnızca kendi kültürel ve dini aydınlanmasına ihtiyaç duyan bir vahşi olarak görmektedir.. Cuma, kendi daha cömert ve utanmaz kültürünü paylaşmaya çalışır, fakat sonunda Crusoe'nun onu asla eşit bir varlık olarak göremeyeceğini anlar. Bu farkındalıkla Cuma, Crusoe'ya karşı durumunu tersine çevirmeye karar verir.