Esra’nın iki kardeşi Lale ve Şeyda’nın da bulunduğu, bir sınır kasabasındaki kır düğününde, Selim ve Esra’nın mutluluğu, davetsiz bir konuğun aniden ortaya çıkışıyla, mutsuzluğa dönüşür. Esra’yı, çocukluğundan beri, masallara layık bir tutkuyla seven Aras, yıllarca peşinden koştuğu mutluluğu bulmuşken, ellerinden kayıp gitmesine engel olmaya kararlıdır. Selim ve Aras arasında başlayan tartışma kavgaya dönüşür ve bir el silah sesiyle sonlanır. Ardından gördüğümüz, Esra’nın gözyaşları eşliğinde, trene yüklenen bir tabuttur. Tabuttaki bedenin kime ait olduğunu anlayabilmek için, filmi başa sarıp, bu hikâyeyi en başından izlemeye başlarız…